Çay’a dair…
Hadi
bi çay koy demli olsun… Tavşan kanı olsun, mis koksun hatta yanında bir de
sıcacık simit olsun…
Bir çay demle “her dem umut olsun”….
Karadeniz'in
o güzel havasında, suyunda yetişmiş, insanının samimiliğini içine almış çay… Rüzgârın gölgesinde salına salına yetişmiş
çay…Bizlerin her fırsatta, içmeye doyamadığımız çay….
Kahvaltılarımızın
vazgeçilmezi mesela daha yeni uyanmışken gözler yarım açık ilk iş çaydanlığı
ocağa koymakla başlarız güne. Uykumuzu açsın diye bir de demli koyarız çayımızı...
Alışkanlığımız,
rutinimizdir sabahın ilk dakikalarında çay ile güne başlamak…. Kimine göre ince
belli bardakta çıkar keyfi, kimine göre kocaman bir fincanda. Amma illaki
kahvaltıda soframızın baş köşesinde çay….
Kültürümüz
çay … İkramımız çay… Bir dost meclisinde sorulmaz bile ve anında demleniverir
çay. Sohbetler, dostluklar, kederler, alışverişler hep çay hep çay…
Çayın,
dünya üzerinde sudan sonra en çok tüketilen içecek olarak, 5000 yıllık bir
geçmişi bulunuyor. Ve efsanleri de önce Çin'de keşfedilen çayın caanım ülkemize gelişi ise şöyle;
1787 yılında Japonya'dan getirilen çay tohumlarının
ekilmesi ile başlıyor Türkiye'nin çay sevdası. İlk ekimler Bursa civarlarında gerçekleşse de iklim şartlarının uygun olmaması sebebiyle,
başarı sağlanamıyor.
Daha
sonra; bir botanikçi olan Ali Rıza Erten’in araştırmaları sayesinde 1924
yılında ilk kez Rize'de uygun ekimlerin yapılabileceği tespit ediliyor ve çay
üretiminin temelleri atılıyor. Ve 1947
Yılında da Türkiye’nin ilk çay fabrikası kuruluyor... Ali Rıza Erten'i saygı ile anıyorum bizi çayla geç de olsa buluşturduğu için:)
Dünya ülkelerine göre Türkiye'nin çay ile tanışması oldukça geç olsa da, çok kısa sürede benimsenip, sofralarımızın ve günün her anının vazgeçilmezi olmuş çay.
Dünya ülkelerine göre Türkiye'nin çay ile tanışması oldukça geç olsa da, çok kısa sürede benimsenip, sofralarımızın ve günün her anının vazgeçilmezi olmuş çay.
Hadi sizde için şöyle demli bir çay...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder